Asimetrik enformasyon adindan da anlasilacagi uzere birinin bildigini baskasinin bilmemesi durumuna verilen addir. Mesela kullanilmis araba alacaksiniz, arabanin durumunu en iyi saticisi bilir, kazaya karismismi soguk havalarda araba tekliyormu, vs. vs. Veyahut bir dilenci sizden para istedigi zaman gercekten paraya ihtiyac duyup duymadigini dilenci daha iyi bilir.
Asitmetrik bilgi problemi hemen hemen her alanda karsimiza cikar. Benim uzerinde duracagim asimetrik bilgi problemi devlet yardimlariyla alakali. Devletin vergileri arttirip elde edilen hasilat ile yoksullara yonelik hizmetler sunmasi bir cok kisi tarafindan ulvi bir vazife olarak gorulur. Diyelim ki herkesten 25 YTL toplanmasina (cep telefonu sabit hat vergisi mesela) ve bunun yoksullara harcanmasina karar verildi. Kac kisi devletin kendisinden aldigi 25 YTL'yi kendisinden daha etkin bir sekilde harcayacagini dusunur? Siz boyle dusunuyorsaniz yazinin bundan sonraki kismini tamamen atlayin ve yazinin sonundaki size ozel yazilmis paragrafi okuyunuz.
Demek ki biz kendi paramizi en iyi sekilde nasil degerlendirecegimizi daha iyi biliyoruz. Gercekten yardima ihtiyaci olan birisini biliyoruzdur, gidip parayi onlara veririz. Peki devlet ne yapar? Devlet kimin yardima muhtac kimin muhtac olmadigini bilmez, asimetrik enformasyon probleminin en ciddi vakalarindan bir tanesidir bu. O yuzden antibiyotik gibi, kurunun yaninda yas da yanar felsefesiyle, toplumun belirli kesimleri hedeflenerek yardim politikalari olusturulur. Mesela bedava egitim, yoksullar kadar zenginler de bu egitimlerden yararlanir. Mesela "yesil kart" uygulamasinin istismar edilerek bir cok hali vakti yerinde kisinin bu hizmetten faydalanmasi. Mesela emeklilere yapilan zamlar ve verilen erken emeklilik haklari, yoksullar kadar zenginler de bu artislardan yararlanir.
Bazi kisiler vergilerin kademeli olarak arttirilmasiyla cok kazanandan cok daha yuksek oranlarda vergi alinmasini, boylece zenginden yoksula yapilan transferlerin daha verimli olmasini savunur. Mesela 1950'lerde Amerika'daki marjinal vergi oranlari %90'a yukseltilmisti. Amerika'nin eski baskani Ronald Reagen o zamanlari "biz senede 4 film cekerdik, cunku 4 filmden kazandiginiz para gelirlerinizi vergilerin %90'a ulastigi noktaya tasirdi, ondan sonra calismanin fazla anlami olmadigi icin tatile cikardik" seklinde anlatiyor. Siz ne yapardiniz, calismaya devam mi ederdiniz?
Turkiye'de de 1984 oncesi donemde en cok kazanandan alinan vergi orani %75 seviyesinde idi. Bravo yani, insanlari calismamaya ve kayitdisina cikmaya bundan daha iyi nasil tesvik ederdiniz diye dusunuyorum ve aklima vergilerin %100'e cikarilmasindan baska bir sey gelmiyor. Merak ettim ve 1983 yilinin vergi rekortmenleri kimmis diye gittim Ekonomi Tarihi bloguna baktim, 29 Nisan 1983 tarihine giderseniz sunu gorursunuz:
"İşadamı Şarık Tara 216 milyon 841 bin 895 lira ile birinci sırada. Onu Erdoğan Demirören 215 milyon 741 bin 009 lira ile izliyor. M. Ali Yılmaz da 210 milyon 936 bin 183 lira ile üçüncü sırada. Bu yıl Sümbül Y. Akarsu adındaki genelev işletmecisi 41 milyon 444 bin 384 liralık gelir vergisi ödeyerek dikkati çekti."
Sumbul Akarsu dikkat cekmismis!!! Matild Manukyan'in vergi oranlarini belirleyen politikacilarla dalga gecer gibi ust uste vergi rekortmeni oldugu zamanlari ne cabuk unutuyoruz (Yahudilerin vergi rekortmeni olmasi ne ilginc, demek ki muslumanlardan daha az vergi kaciriyor adamlar, Sarik Tara da yahudi bu arada). Asil para babalarinin Vehbi Koc ve Sakip Sabanci oldugunu herkes biliyordu, demek ki marjinal vergileri arttirmakla her zenginden vergi alinamiyormus. Bu arada Matild Manukyan'i da bilesik faizden faydalanmanin en guzel orneklerinden bir tanesini sergiledigi icin tebrik ediyoruz. Genelevden kazandigi parayi gayrimenkul'e yatirmis kadin.
Yazima burada son veriyorum, asagidaki paragraf devletin kendi parasini kendisinden daha iyi harcayacagini dusunen okurlar icin yazilmistir.
Ekonomi Turk olarak biz de bir cesit devlet sayiliriz, neticede kazandigimiz paralari kimsesiz cocuklarin egitiminde kullanarak onlara en azindan gelecek icin bir sans vermek istiyoruz. Sizden ihtiyac sahiplerine vermek uzere ayirdiginiz parayi Ekonomi Turk'un direktifleri cercevesinde degerlendirmenizi talep ediyoruz (yasal olarak bagis toplayabilir miyiz bilemedigimiz icin simdilik parayi %21 nominal getiriye sahip hazine bonolarinda degerlendirmenizi istiyoruz, miktar buyudugu vakit o parayi degerlendirmenin bir yolunu buluruz. O zamana kadar aylik olarak, biriken para miktarini bana email ile bildirirseniz mutesekkur olurum). Tesekkurler, Ekonomix.
Showing posts with label ilginc konular. Show all posts
Showing posts with label ilginc konular. Show all posts
Monday, February 04, 2008
Adverse Selection Nedir?
Ekonomiye ilgi duyan okuyucularimiza yonelik bir yazi yazmak istedim. Ekonomi sadece cari acik, faiz, doviz gibi konulardan ibaret degil. Gunluk hayatta karsiniza cikan bir cok seyi aciklamak icin ekonomi kullanabilirsiniz. Tabii bunu yapabilmeniz icin daha once kullanmadiginiz bazi terimleri de ogrenmeniz lazim. Iste bunlardan bir tanesi de adverse selection dedigimiz, Turkceye "ters secim" olarak cevrilen, ekonomide hedeflenen gruplarin tam aksi gruplarin belli bir secimi yapmasini anlatmak icin kullanilan terimdir. Bu tanimin cok acik olmadiginin ben de farkindayim, o yuzden ornek vererek anlatayim.
Mesela, banka olarak kredi veriyorsunuz. Hedeflediginiz kitle borcunu geri odeyecek olan kisilerdir, uckagitcilara kredi vermek istemezsiniz. Kredi faizini yukselttikce kredi almak isteyen kisiler arasinda uckagitcilarin orani giderek artacaktir. Neden boyle olduguna siz cevap verin. (Bu konuya daha once bir yazida deginmistik)
Ikinci ornek sigorta sirketleridir. Sigorta sirketlerinin amaci riski dusuk kisileri sigorta etmektir. Maalesef riski yuksek kisiler sigortaya daha fazla talep gosterirler. Sigorta primleri artarsa riski yuksek kisiler hala sigorta yaptirmak isteyecektir, ote yandan riski dusuk kisiler sigortadan kacacaktir.
Ucuncu ornek beni en cok rahatsiz eden ornek. Ilk iki ornekteki adverse selection (ters secim) durumunu ortadan kaldirmak icin elimizde bir cok arac gerec var. Bu ucuncu ornekte durum daha zor. Neden pedofiller (cocuklari cinsel yonden ilgi duyanlar) cocuk doktoru, anaokulu ogretmeni veya ilkokul ogretmeni, dondurma saticisi gibi meslekleri seciyorlar? Evet bildiniz, ters secim durumuna baska bir ornek de bu. Cocuklarimizi emanet ettigimiz kisiler arasinda onlara en cok zarari verebilecek bir cok kisi olacaktir. O yuzden bu kisiler konusunda gozumuzu kulagimizi her zaman acik tutmaliyiz. Ben sahsen bu tur kisilerden hizmet alirken bayanlari tercih ediyorum. Bu bir cesit ayrimcilik ama yapabilecegim fazla bir sey yok.
Mesela, banka olarak kredi veriyorsunuz. Hedeflediginiz kitle borcunu geri odeyecek olan kisilerdir, uckagitcilara kredi vermek istemezsiniz. Kredi faizini yukselttikce kredi almak isteyen kisiler arasinda uckagitcilarin orani giderek artacaktir. Neden boyle olduguna siz cevap verin. (Bu konuya daha once bir yazida deginmistik)
Ikinci ornek sigorta sirketleridir. Sigorta sirketlerinin amaci riski dusuk kisileri sigorta etmektir. Maalesef riski yuksek kisiler sigortaya daha fazla talep gosterirler. Sigorta primleri artarsa riski yuksek kisiler hala sigorta yaptirmak isteyecektir, ote yandan riski dusuk kisiler sigortadan kacacaktir.
Ucuncu ornek beni en cok rahatsiz eden ornek. Ilk iki ornekteki adverse selection (ters secim) durumunu ortadan kaldirmak icin elimizde bir cok arac gerec var. Bu ucuncu ornekte durum daha zor. Neden pedofiller (cocuklari cinsel yonden ilgi duyanlar) cocuk doktoru, anaokulu ogretmeni veya ilkokul ogretmeni, dondurma saticisi gibi meslekleri seciyorlar? Evet bildiniz, ters secim durumuna baska bir ornek de bu. Cocuklarimizi emanet ettigimiz kisiler arasinda onlara en cok zarari verebilecek bir cok kisi olacaktir. O yuzden bu kisiler konusunda gozumuzu kulagimizi her zaman acik tutmaliyiz. Ben sahsen bu tur kisilerden hizmet alirken bayanlari tercih ediyorum. Bu bir cesit ayrimcilik ama yapabilecegim fazla bir sey yok.
Es Secimi
Ingilizce bilenler icin ilginc bir yazi. Mankiw'e link icin tesekkur ediyoruz. Erkekler dis guzellige ve sumsukluge onem veriyorlarmis, kadinlar da paraya. Hayrina biri Turkceye cevirsin, ben cevirince cok kaba oluyor.
Subscribe to:
Posts (Atom)