Mikroekonomiye giris dersinde arz ve talep teorilerinden bile once ogretilen teori kiyaslamali rekabet (comparative advantage) teorisidir. Bu teori iki kisinin ihtiyac duyduklari her isi kendi baslarina yapmalari yerine kim hangi iste daha iyiyse o isi yapmasini ve daha sonra birbirleriyle ticaret yaparak uretimlerini paylasmalarini soyler. Basit bir ornek verelim. Ben para islerinden anliyorum, nelerin getirisinin yuksek olacagini tahmin edebiliyorum. Esim de yemek islerinden anliyor. Ben kalkip hem para yonetimi isini yapmaya kalksam, hem de yemek yapma isini ayni zamanda halletmeye calissam; esim de her iki isi kendi basina halletmeye calissa iyi mi olur? Peki ben tum zamanimi ve enerjimi para yonetimi isine harcasam, uzmanligimi ve becerilerimi de gelistirsem; esim de zamaninin tamamini daha iyi yemek yapmaya harcasa, Food Network vs. gibi kaynaklardan yeni tarifler ogrense daha iyi olmaz mi? Iste kiyaslamali rekabet dedigimiz teori bu.
Ne var bunda anlamayacak, biz bunu binlerce yildir zaten yapiyoruz diyorsunuz degil mi? Mesleklerin, uzmanlarin ortaya cikmasi bu yolu secmemiz nedeniyledir diyorsunuz degil mi? Dogru soyluyorsunuz. Insanlarin kafasi kisilerarasi iliskilerde bu teorinin uygulanmasina basiyor. Insanlarin kafasinin basmadigi sey bu teorinin devletler arasinda uygulanmasi. Bir anda herkes paranoyak oluveriyor. Bu konuya teget gecen bir yazi daha once burada yazilmisti.
Bu teoriye deginmemizin sebebi son gunlerde tekstil uzerine yazilan yazilar ve yapilan yorumlar. Tekstil bizim comparative advantage'a sahip oldugumuz bir sektor degil. Yuksek katma degerli urunlerde ABD, Italya ve Fransa gibi ulkeler, katma degeri dusuk urunlerde ise Cin rekabet gucune sahip ulkeler. Bes yil icerisinde su an %9 hizla buyuyen ve altyapi yatirimlarini yapip kapasitelerini arttiracak olan Hindistan da rekabetci gucu Cin'den devralacak bir ulke. Bu sure zarfinda Cin orta derecede katma degere sahip urunler uretebilme yetenegini gelistirecek ve piyasayi Turk ureticilerine dar edeceklerdir.
Toparlayalim. Su an Cin ile dusuk katma degere sahip urunlerde rekabet etme olanagimiz yoktur, iscilik maliyetlerimiz cok yuksektir. O yuzden bu segmentte uretim yapan ureticilerin Misir'a, Hindistan'a veya Banglades'e tasinmalari kendileri acisindan hayirlidir, yoksa sonlari Vanli otobus sirketlerine doner. Orta katma degere sahip urunlerde bir sure daha rahatiz ama bu da cok uzun sure surmeyecek bir rahatlik. Bu gruptaki ureticilerin de dusuk maliyetli ulkeleri simdiden yavas yavas test etmeleri, gelecekte kendilerine buyuk kolaylik saglayacaktir. Bunun olacagini zannetmiyorum. Neticede bu kisiler 10 sene once dusuk katma degere sahip urunlerde gecisi saglayamadilar ve simdi kan agliyorlar.
Yuksek katma degere sahip urunlere gelince ulkemizde bu konuda uretim yapan sirket yok. Tekstilde onumuzdeki yillarda daha da artacak problemlerimize simdiden sozum bulmak icin yaratici olmamiz gerekiyor. Yaraticiliktan kastim, kotalar, faizlerin dusurulmesi, doviz kurunun yukseltilmesi ve tekstilcilere tesvik verilmesi degil. Bakalim kivrak Turk zekasi bu sorunun ustesinden nasil gelecek?
Tekstili bir kenara birakalim ve ulkemizin hangi alanlarda rekabetci olduguna bakalim. Ama bunu once okurlarimiza soralim, bakalim onlar ne dusunuyorlar. Turkiye hangi alanlarda rekabetci bir ulkedir?
1 comment:
bir insan bir mesleğe yatkın oldugundan o dalda uzmanlaşıyorsa
bu bir ülkenin belli dallarda uzmanlaşmasıyla nasıl aynı oluyor?? japonlar çok hamarat robot yapıyolarsa tanzanyalılar yapamaz mı. o zaman zenciler kölelik sektörüde çalışmaya devam edeydiler. thailand, singapur ,taiwan vs asya ülkeleri elektronik ürün yapmaya en eli yatkın milletlermiş demek. yada sadece işgücü az sektörler peydahlandıkça zenginleşmiş ülkeler bu alanlara kayıyordur da işgücü yoğun insana/çevreye zararlı sektörler aç,itilmiş, en kötü işleri yapmaya muhtaç/hazır bölgelere ittiriliyordur, bu da kitaplarda comparative advantage diye yutturuluyordur.
Post a Comment