Monday, February 04, 2008

Ihracat

Girisimci bir okuyucumuzun bize gonderdigi mektuba verecegimiz cevabi sizlerle de paylasmak istiyorum. Oncelikle okuyucumuzun gonderdigi mektuba bir bakalim:

Farklı görüşleri duyabilmek adına yazılarınızı takip etmeye başladım. Ben tekstil ihracatı yapıyorum; 34 yaşındayım 20 sene tecrübem var.Sizler kadar olmasa da şöyle böyle ekonomi konusunda bilgi sahibiyim diyebilirim. Kafamı kurcalayan birkaç konu var sizinle paylaşmak istedim.
Kurları fazileri...vs bir an hepsini unutun. Sattığından daha fazla satınalan birisi nasıl kalkınır ? Yani ithalat ihracattan fazla olacak ama ülke doğru yolda olacak?
Dikkat ülke büyür demiyorum; çünkü geleceğe dair birşeyleri ipotek altına verir ve gayet güzel büyürsünüz. Önemli olan günlük büyümek değil; kar edebilecek mekanizmayı kurmaktır. Sizce türkiye kar edebiliyor mu yada edebilecek yolda ilerliyor mu?

Sayfanızda ekonomi yazarlarından inciler var; dikkat ettim çok da güzel çalışmalar var, kafama takılan Sn Deniz Gökçe'den hiç inci yok? Kendisi size göre hep doğru mu yazıyor, incisiz mi yani; yoksa arada sırada sizi desteklediği için ona dokunmuyor musunuz?
Yada tamamen aynı fikirde misiniz? Kendisinin tekstil ile ilgili birkaç pırıl pırıl incisini zamanında şahsen tespit etmiştim.

Son olarak bazı konularda blog üyelerinin aynı konu üzerine alt alta yorumlar yazdığı görülüyor; gördüğüm tek eksik belki yanılıyorumdur; hiç aranızda herhangi bir üretim içerikli şirkette çalışan var mı? Birçok ekonomist gerçek üretimi ve hassasiyetlerini bilmediği ve fiilen üretimde bulunmadığı için mantıktan uzak yorumlar yapıyor. Mesela son günlerde söz konusu olan MIsır'a yatırım yapma fikri.Dikkatlice incelenirse oldukça mantıksız tarafları olduğu görülebilir...

Ithalati ihracatindan buyuk olan bir ulke dogru yolda midir? Ihracatin ve ithalatin buyukluklerine bakarak bir ulkenin dogru yolda olup olmadigi sorusuna cevap veremeyiz. Burada onemli olan ithalatin ve ihracatin icerigi ve surekliligidir. Icerikten ne kastettigimizi aciklayalim. Turkiye gibi hammadde, aramali ve yatirim mali ithalati yapan ulkelerdenseniz cok bir problem yoktur. Yaptiginiz ithalat sizin uretkenliginizi ve toplam kapasitenizi arttiracak, gelecek yillarda daha da fazla ihracat yapmanizi kolaylastiracaktir. YTL deger kazanmasina ragmen ihracatimizin son 4 yilda %130 artmasini nasil acikliyorsunuz?

Sinirli miktarda petrol rezervi olan ve ihracat yapan bir ulke dusunun. Bu ulkenin ihracati da ithalatindan cok daha fazla olsun. Sizce bu ulke dogru yolda midir? Ihracati daha fazla arttirmanin bir yolu daha fazla petrol satmaktir, boyle bir politika dogru bir politika midir? Genellikle ihracati (ozellikle tek bir sektordeki asiri ihracata sahip ulkelerde) ithalatindan cok cok fazla olan ulkelerin para birimleri deger kazanir (bknz. Dutch Disease). Bu ulkeler yuksek miktarda ihracata devam mi etmeliler, ihracatlarini azaltmali midirlar, yoksa yatirim mali ithalatina hayvan gibi yuklenip ulkelerinin baska sektorlerde de rekabetci bir konuma yukselmesini mi saglamalilar?

Goreceginiz uzere ulkenin dogru yolda olup olmadigina cevap verebilmek icin bugun ihracat ve ithalatin ne oldugu degil, gelecekte ne olacagi, ve ulkenin rekabet gucunun ne olcude degistigi onemlidir. Biz burada Turkiye'ni ithalat yapmasinin yapmamasindan cok daha dogru oldugunu daha once defalarca vurguladik.

Inciler konusuna gelince, arsivlerimize bakarsaniz Deniz Gokce hakkinda yazdigimiz cok sayida yazi oldugunu goreceksiniz. Bu yazilarda Sayin Gokce ile ayni fikirde olmadigimiz bir cok nokta oldugunu da farkedeceksiniz. Bazi okuyucularimiz benim Deniz Gokce oldugumu veya onunla bir yakinligim oldugunu dusunuyor. Bu sorunun cevabini vermem icin gereken kosullari su yazida aciklamistim. O kosullar gerceklesmeden bu sorunun cevabini maalesef aciklamayacagim.

Aramizda uretim icerikli sirkette calismis olan var mi sorusuna soyle muglak bir cevap vereyim. Var. Ama olmasa da farketmez. Onemli olan yapilan yorumlarin kalitesidir. Uretim tecrubesi olan birisi imalat sanayindeki verimsizliklerin, israflarin, bilgisiz yoneticilerin daha fazla farkindadir. Bana sorarsaniz ekonomistlerin uretim tecrubesinin olmamasi sirketlerimiz acisindan cok daha iyi, yoksa cogu devletci/mudahaleci ekonomist yerine liberal ekonomist olurdu.

Misir'a yatirim yapma konusuna gelince. Ben dinden fazla anlamam ama peygamberimiz Sayin (hazret kelimesinin turkcesi sayin degil mi?) Muhammed'in "dusuk maliyet Cin'de olsa bile gidiniz" dedigi rivayet olunur. Misir'a giderseniz bazi maliyetleriniz dusecek, bazi maliyetleriniz de artacaktir. Hesabi siz yapin, genel maliyetlerde dusus varsa ve ustleneceginiz ekstra risk fazla degilse Misir'a yatirim yapilmasinda mantiken bir sakinca gormuyorum. Yalniz bu maliyetlerin ve risklerin hesaplamasini bizden beklemeyin.

1 comment:

Anonymous said...

Dış ticaret açığının izahı yüzeysel geçilecek bir konu değil.Buradaki endişelere hak vermek lazım.Çünkü itlalatımızın büyük kısmı hammadde ve ara mal olsa belki sorun kalmayacak ama şu anda ithalatta tüketim malları ve özellikle Çin mallarının ithalatı had safhada.Çin'den ithalatı iyi analiz etmek gerek.Çünkü ithakat kota ile sınırlı kalmıyor AB üzerinden kotalar deliniyor ayrıca kaçak çin menşeli eşya girişi cabası.Bunun haricinde önemli bir konu hammadde ve ara mal ithalatında dahilde işleme rejimi kapsamında yurda giren ve ihracat taahhüdünü kapatması gereken firmaların dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithalatını yaptıkları hammaddeyi yerli piyasaya sürülen ürünlerde kullanması ve bir türlü ihracat taahhüdünü kapatması.Bu sistem yolunda işlese belki tezleriniz geçerli olacak ama fiilen gerçekleşen dış ticaretimiz rakamlarda kaldığı gibi değil.